Hüseyin Sungur80 Makale

Ah o eski bayramlar (2)

Bizim jenerasyon aslında çok şanslı bir jenerasyon…
Bizler bayramları doya doya yaşadık. Bayramı anne babamız ağabeylerimizle kutladık.
Çocukluğumuzda babamız bizlere bazı bayramlarda yeni ayakkabı, yeni elbiseler alırdı. Biz de her çocuk gibi ayakkabılarımızı başucumuza koyar ve bayram sabahı olmasını beklerdik…
Bayram sabahında erken kalkar ağabeylerim ile abdest aldıktan sonra camiye bayram namazı kılmaya giderdik…
 
*
 
Bayram namazını kıldıktan sonra camide karşılaştığımız tanıdık büyüklerimizle bayramlaşır sonra evimize giderdik…
Bayram namazını kılmak için bazı bayramlarda Asri Mezarlık’taki camiye giderdik. Namazdan sonra mezarlık içerisinde vefat etmiş büyüklerimizin kabirlerini ziyaret edip dua ederdik.
Eve geldiğimizde yüzü, gönlü, kalbi güzel bizim için saçını süpürge eden evimizin sultanı annemiz kahvaltı sofrasını hazırlardı. Babam rahatsızlığından dolayı bizlerle bayram namazını kılmaya gelemezdi.
 
*
 
Kahvaltımızı yaptıktan sonra sırayla önce babamızın sonra annemizin ellerinden öper bayramlarını kutlardık…
Babam İhsan Sungur ve annem Hatice Sungur’dan sonra ağabeylerim Ali ve rahmetli Süleyman ağabeyimle bayramlaşırdım. 
Evdeki bayramlaşmanın ardından komşularımıza giderdik ağabeylerimle. Büyüklerimizin ellerinden öperdik. Onlar da bizlere şeker ve harçlıklar verirlerdi.
Bizler gündüz bayramlaşırken annem ve babam evde kalır bayramlaşmaya gelenleri karşılardı..
Annem gerek Ramazan Bayramı’nda gerekse Kurban Bayramı’nda kendi elleriyle tel kadayıf tatlı hazırlar ve yapardı. Her bayram en az 3 tepsi tatlı yapardı ve bayramda tatlılar biterdi.
Annemin güzel tatlı yaptığını sokaktaki tüm komşular bilir ve gelirlerdi…
 
*
 
Bayramın birinci günü bizler ağabeylerimle komşu ve akrabalara bayramlaşmaya giderdik ama o günü yaşamaya doyamazdık.
O yüzdendir ki, bayramın üçüncü günü annem babam ve ağabeylerimle birlikte  yine akrabalara bayramlaşmaya giderdik…
Bizler bayramlaşmayı yüz yüze yapardık.
Bizim çocukluğumuzda teknoloji gelişmemişti. Cep telefonu, internet hatta bir çok evde telefon ve televizyon yoktu.
Bizim çocukluğumuzda komşuluk vardı…
Arkadaşlık vardı… Paylaşmak vardı… 
Mesela Lunapark vardı, gider eğlenirdik…
Günümüze baktığımızda ne komşuluk kaldı, ne de arkadaşlık…
 
*
 
Çocukluğumuzda bayramların birinci günü Asri Mezarlığa giderdik, artık Buruk Mezarlığı da gideceğimiz adreslerden bir tanesi oldu.
Babam, annem ve ağabeyim Süleyman, Buruk Mezarlığı’nda ebedi istirahatgahlarında…
İnsanın tüm sevdikleri yanında olmayınca bayramlar buruk yaşanıyor.
Belki de sevdiklerimiz yanımızda olmadığı için eski bayramları arar ve anar olduk…